headerphoto

Gel de tanıma

Bu web sitesinin hazırlanmasında kullanılan yegâne kaynak Risale-i Nur Külliyatıdır. Burada yapılan ispatlar Risale-i Nur müellifi Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Risale-i Nur Külliyatından yapılan alıntıların günümüz diliyle yapılan izahlarıdır. Ancak, şunu önemle belirtmek gerekir ki; bu izahlar bizim noksan anlayışımız ve dar bakış açımızla yapılmaya çalışıldığı için eserin orijinalindeki derinliği ve muhteva zenginliğini korumaktan çok uzaktır. İfade ve üsluptaki her türlü kusur ve anlam kayması tamamen bize aittir. Bu açıdan bu eserlerin orijinallerini okumanızı şiddetle tavsiye ediyoruz. Sitemize ilham veren Risale-i Nur Külliyatından Tabiat Risalesi isimli eserin orijinaline sol taraftaki Tabiat Risalesi isimli linkten de ulaşabilirsiniz. Bizi bu web sitesini hazırlamaya sevk eden düşünce Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle “inkârcılığın ve küfrün belini kıran” bu eserlerin neşrine kendi çapımızda katkıda bulunmak, bizim gibi muhtaç kardeşlerimizin imanına kuvvet vermek ve inkârcıları da insafa ve akla davet etmektir. Günümüzde bazı kimseler ve çevreler inkârcılık hesabına kendi akli hezeyanlarını ortaya koymaktan ve hatta kitle iletişim araçlarını kullanarak yayınlamaktan çekinmemektedirler. Bu insanlar aslında tamamen akla ve bilime zıt batıl inançlarını ve apaçık hurafelerini bilim ve fen maskesi altında sanki sağlam hakikatlermiş gibi sunarken, bizim elimizdeki Kur’an gibi bir nuru  ve onun asrımıza bakan bir tefsiri olan Risale-i Nur gibi bir elmas kılıcı kullanmamamız ve insanlığa anlatmamamız düşünülemez.

Bediüzzaman Kimdir ?

Üstad Bediüzzamanın kimliği gerçek manada ancak eserlerinin tamamında kendini gösterir. “Ben imanın cereyanındayım, karşımda imansızlık cereyanı var” diyen bu büyük insan, bütün ömrü boyunca aynı çizgide bir manevi cihat yapmış ve milyonların imanının kurtuluşuna vesile olmuştu. Onun hayatı hakkında bilgi edinmekte en temel kaynak Tarihçe-i Hayat isimli eserdir. Bizzat kendisinin tashihinden geçmiş olan bu eser sorunuza güzel bir cevaptır.

Bununla birlikte Üstadın hayatının bir özetini aşağıda takdim ediyoruz:
Bediüzzaman Said Nursî, 1876'da Bitlis vilayetine bağlı Hizan ilçesi Nurs köyünde dünyaya geldi. Çocukluğunda çevresindeki medreselerde eğitim gördü. Kendisinde görülen harikulade zeka ve hafıza sebebiyle önceleri Molla Said-i Meşhur diye tanındı. Daha sonra "Zamanın Harikası" anlamında "Bediüzzaman" ünvanıyla şöhret buldu.

Talebelik yıllarında temel İslamî ilimlerle ilgili 90 kitabı ezberledi. Her gece bunlardan birini tekrar ediyordu. Bu tekrarlar O'nu, Kur'an ayetlerini derinlemesine anlamasına birer basamak oldu ve her bir Kur'an ayetinin bütün kâinatı ihata ettiğini gördü.

1900'lü yılların başında doğuda Medresetü-z Zehra adında, din ve fen ilimlerinin birlikte okutulduğu bir İslam Üniversitesi kurmak fikriyle hilafet merkezi olan İstanbul'a geldi ve hayatı boyunca bu fikrini gerçekleştirmek için gayret gösterdi. Doğrudan istediği şekilde bir üniversite kuramamakla birlikte memleketin her tarafında şubeleri bulunan yaygın bir medrese sistemi tesis etti.

1. Dünya Savaşı yıllarında doğu cephesinde gönüllü alay komutanı olarak hizmet etti. Savaş esnasında yaralanıp 2,5 yıl Rusya'da esir kaldı. 1917'deki Bolşevik İhtilali esnasındaki kargaşadan yararlanıp esaretten kurtuldu. Dönüşte, Genelkurmay'ın kontenjanından Osmanlı'nın en üst düzey dinî danışma merkezi olan Dar-ül Hikmet-il İslamiyye'de görev yaptı. İngilizlerin İstanbul'u işgali yıllarında onların aleyhinde Hutuvat-ı Sitte adıyla bir risale neşretti.

Anadolu'da başlatılan İstiklal mücadelesine destek verdi.
1925 yılında Van'da eğitim faaliyetlerinde bulunurken, o sırada meydana gelen Şeyh Said hareketi sebebiyle, bu harekete karşı çıktığı halde tedbir olarak önce Burdur'a, ardından Isparta ve Barla'ya gönderildi. Burada 8 yıl kaldı. Risale-i Nur isimli Kur'an tefsirinin çoğu bölümlerini burada yazdı. Eserleri ve fikirleri sebebiyle Eskişehir Mahkemesine sevk edildi.

Sürgüne gönderildiği Kastamonu'da eserlerini yazmaya devam etti. 1943'te Denizli Mahkemesi'ne, 1948'de Afyon Mahkemesi'ne sevk edildi. Mahkemeler beraatla neticelendi.

1950'de çok partili hayata geçildiğinde dini hak ve hürriyetler genişledi. Bediüzzaman, bu dönemde eserlerini matbaalarda bastırdı.
Bediüzzaman Said Nursi, 23 Mart 1960'ta Hakk'ın rahmetine kavuştu.

 

 


Sözler'den ...

İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve, imanın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikatından kurtulabilir. "Tevekkeltü alâllah" der, sefine-i hayatta kemâl-i emniyetle, hâdisâtın dağlarvâri dalgaları içinde seyran eder. Bütün ağırlıklarını Kadîr-i Mutlakın yed-i kudretine emanet eder, rahatla dünyadan geçer, berzahta istirahat eder. Sonra, saadet-i ebediyeye girmek için Cennete uçabilir. Yoksa, tevekkül etmezse, dünyanın ağırlıkları, uçmasına değil, belki esfel-i sâfilîne çeker.