headerphoto

Gel de inanma

Allah’ın varlığı meselesi insanoğlunun yeryüzündeki varlığından bu yana hep en temel konuyu oluşturmuştur. Çünkü dünyaya gözlerini açan her şuur sahibi insanın nereden gelip nereye gitmekte olduğunu, geldiği bu yerde ne yapması gerektiğini bilmeye ve çevresindeki hayatı anlamlandırmaya ihtiyacı vardır. İnsanların bir kısmı bir sonraki aşamada bu ihtiyacı karşılamak için maddeyi, canlıları ve tüm kainatı akıl mihengi ile sorgulamış ve kendine göre bir takım sonuçlara ulaşmış, diğer bir bölümü ise daha kolaycı bir yaklaşımla kendisinden evvel gelenlerin anlattıklarını ve yaşayış biçimlerini benimsemiş ve kendi aklıyla sorgulama gereği duymamıştır.

İşte tam da bu noktada bütün dünya tarihinin de bize haber verdiği gibi bir kısım insanlar çıkmış ve tüm kainatın bir yaratıcı tarafından var edildiğini, aslında her şeyin bir amacı ve hikmeti olduğunu ve kendilerinin bu ilim ve hikmeti insanlara öğretmek üzere ellerinde yaratıcının buyruklarıyla gönderilmiş birer elçi olduklarını iddia etmişlerdir. Bütün bunların sonucunda günümüzdeki dinler meydana gelmiş ve en temelde insanlar, inananlar ve inanmayanlar olmak üzere iki güruha ayrılmıştır.

Bizim burada yapmaya çalışacağımız şey, bütün temel inanç ve peşin hükümlerden sıyrılarak bir yaratıcının var olduğunu, olmasının gerekliliğini hatta zorunluluğunu tamamen bilimsel olarak ve aklen tespit ve ispat etmektir. Allah akılla bilinemez diyenlerin tam tersini söylüyoruz ve iddia ediyoruz ve ispatlıyoruz ki Allah akılla inkar edilemez.

 

İspatın iyi anlaşılması için sayfalar arasında aşağıdaki sırayı takip etmenizi öneririz:

1.GAYE --> 2.USUL --> 3.İSPAT --> 4.SONUÇ


Sözler'den ...

Eğer şu su damlacıklarında ve küçük cam parçacıklarında görünen güneşçiklerin, gökteki bir tek güneşin aksi ve yansıması olduğu kabul edilmezse, dünyadaki bütün şeffaf şeyler adedince güneşlerin varlığını kabul etmek lazım gelir ki bundan büyük hezeyan olamaz.